Yağış artırım çalışmaları

 

Kuraklık ve kuraklığa karşı çare arayışları, insanların yaratılışı ile başlamıştır. Kurak dönemlerde Müslümanların dua; câhiliye toplumlarının ise sihir, büyü gibi metafizik metotlarla yağmur arayışına, 20. yüzyılda yapay yağış yöntemleri ilave edilmiştir.
Su, iki hidrojen ve bir oksijen atomunun birleşmesi sonucunda ortaya çıkan bir moleküldür. Doğada bol miktarda hidrojen ve oksijen atomu bulunmasına rağmen, insanoğlu bu atomları bir anda birbirlerine bağlayarak suyu oluşturamaz. Suyun oluşabilmesi için bu iki atomun çok yüksek bir sıcaklık ve enerji seviyesinde çarpışmaları gerekmektedir. Bu çarpışma esnasında, hidrojen ve oksijen atomlarını oluşturan bağlar zayıflar ve bu iki atom, yeni bir molekül olan suyu oluşturmak üzere birleşirler. Çarpışma esnasında suyun oluşabilmesi için gerekli yüksek ısı ve enerji, şuan yeryüzünde mevcut değildir. Yeryüzünde bulunun bütün sular, dünyanın oluşumu esnasındaki yüksek ısı ve enerji sonucu oluşmuştur. Şu anda dünyada su elde etmek için yeterli sıcaklık ve enerji bulunmamaktadır.


Ancak, az da olsa yağmur oluşturabilecek özellikleri taşıyan bulutlar varsa bazı müdahalelerle yağmur oluşturması bazı teknikler kullanılarak mümkün hale getirilebilmektedir. Yirminci yüzyılın başında yapay yağmur yağdırılması için, su damlacıklarının çarpışmasının hızlandırılması ve yeni tohumlama tekniğinin geliştirilmesi amacıyla kum parçacıkları kullanılmıştır. 1909’da Yeni Zelanda’da benzer girişimlerde bulunulmuş, 1922 yılında uçak kullanarak ilk olarak bulut tohumlama teşebbüsüne başvurulmuştur. Kuru buz ile bulutları tohumlama II. Dünya Savaşı’ndan önce gerçekleştirilmiş, 1931 yılında Hollanda’da, uçaktan buluta tohumlama yapmak için yoğunlaştırıcı olarak kuru buz kullanmıştır.


Çin, 2008 Yılı olimpiyatlarının açılış törenleri öncesi, açık bir gökyüzü oluşturmak için yağmur oluşturma işleminin tersini uygulayarak bulutsuz ve yağmursuz hava oluşması sağlanmıştır. Halen Dünyada 24 ülkede uygulanan yağış artırım çalışmaları Türkiye’de ilk olarak 1990 yılında İstanbul’da İSKİ tarafından uygulanmış, İstanbul’da başlayan uygulama daha sonra Ankara ve İzmir ile devam etmiştir. 2016 yılında Çin’deki Tsinghua Üniversitesi’nde araştırmacılar tarafından geliştirilen ‘Sky River’ adlı bir proje ile yaklaşık 1.6 milyon kilometre kare genişliğinde büyük bir alana yağmur yağdırmayı planlamıştır. Bu çalışmayla elde edilecek yağış miktarı ile Çin’deki su tüketiminin yüzde 7’sinin karşılanabileceği belirtiliyor. Rusya Federasyonu'na bağlı Kırım Cumhuriyeti, yarımadadaki yağmurları yapay yollarla artırmaya yönelik deneysel hava çalışmalarının hayata geçirilmesi için yaklaşık 2.5 milyon TL sözleme imzaladı.

Yağış artırımı çalışmalarında; bulutların içinde ne kadar sıvı su ve tanecik olduğu değişik ölçümler yapılarak belirlenir. Eğer tanecik yoğunluğu eksikse bulutun içerisine gümüş iyodür bırakılır. Gümüş iyodür tanecik yoğunluğunu arttırdığı için yağmur şartları oluşur ve yağmur yağar. Gümüş iyodür de bir fişek halindedir, yakılarak bırakılır. Bu fişekler Uçaklardan, yüksek tepelerden roketatarla atılabilir. Bir buluta ortalama 100 gr civarında gümüş iyodür gönderilmektedir. Gümüş iyodüründe çevre ve insan sağlığı açısından olumsuz etkisinin olmadığı bilinmektedir.


Sınırlı kaynaklarımızın, öncelikle Aya gitmeye değil de kuraklık etkisini azaltabilecek yağış artırım teknik ve teknolojilerini geliştirmeye harcanmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde 207 Üniversitemiz ve on binlerce de öğretim üyemiz var. Bu üniversitelerimizden her yıl 8400 gencimiz mezun oluyor. Siyasetçilerimizin, Üniversitelerimizin ve öğrencilerimizin günlük kimseye faydası olmayan kısır çekişmeleri bırakıp, bir an evvel bilimsel çalışmalara, akl’ ı selime dönmeleri zorunlu hale gelmiştir


Ülkemize ve dünyaya yağmur ve bereket sağlayacak, açlık çeken insanlara gıda ve su olacak,  Yağış Artırım çalışmaları ve benzeri araştırmalara yönelip yeni teknikler ve teknolojiler geliştirsek, yeniden Farabi, Biruni, Ali Kuşçu, Cabir Bin Hayyan, Cahit Arf, Aziz Sancar ve Mete Atatüre gibi bilim insanlarını yine yetiştirebiliriz. Dünya yeniden Türk bilim insanlarını ve bilime yaptıkları katkıları konuşur hale gelir. Ne dersiniz o günler yakın mı?